SIKÇA SORULANLAR

Soru (S): Zakkum bitkisi seçiminde ve ekstre yapımında dikkat etmemiz gereken hususlar var mı?

Cevap (C): Tedavi kudreti olan ekstre elde etmek için sadece meyvesi olan zakkumlar kullanılır. Akarsu kenarında, çevre kirlenmesinden uzak yetişen, dalı kesildiğinde özü şıp şıp damlayan sağlıklı bitkiler seçilmelidir. Mevsim olarak bitkilere su yürüdüğü zaman (Türkiye’de nisan-ekim ayları arası) toplanmalıdır.

 

Meyvesi olan sağlıklı zakkumun dalları taze olmalıdır. Böyle bir dal ucundan köke doğru 15-50 cm uzunluğunda kesilir. Dalın gövdesinin taze, esnek, yeşil olması uygundur. Diğer bir deyiş ile dalın gövdesi kahve rengi olmuş, yani odunlaşmış ise uygun değildir.  Kesilen zakkum dallarında meyve yok ise, her 50 cm bitki dalı için en azından iki adet meyve toplanır. 

 

Bu şekilde toplanan zakkumlar (yani yapraklar, dallar, meyveler, varsa çiçekler) iyice yıkanır, sonra çekiç ile dövülür, bilahere 1 ila 2,5 cm parçalara doğranır.

 

Bundan sonrası patentte, bu sayfada ve bu sitede anlatıldığı şekilde devam eder.

S: “Materyel ve Metod” sayfasındaki formülde bitkinin meyveli olmasından bahsedilmiyor, bunu burada niye vurguluyorsunuz?

C: Geçmişe yönelik verileri gözden geçirdiğimizde dikkatimizi çeken; iyileşen hastaların kullandıkları ekstrelerin meyveli zakkum bitkilerinden hazırlanmış olması idi. Önceleri bitkinin meyveli olmasının bu kadar önemli olduğunun farkında değildik.

S: Zakkumun çok zehirli bir bitki olduğu biliniyor, böyle bir bitkiyi kullanmaya nasıl cesaret ediyorsunuz?

C: Zakkumu zehirli yapan barındırdığı kardiak glikositlerdir. Kardiyak glikozitler alkolde çözünürler, su ekstresinde olmazlar. Su ekstresi olan NOO ve NOI’de kardiyak glikozit yoktur.

S: N.O. tedavisinin başarı oranı nedir?

C: Başarı oranı Faz II klinik deneylerinde ortaya çıkacak. Şu ana kadar tedaviye girip, Dr. Özel'in tavsiyelerini sonuna kadar takip etmiş hastalardan bu sitede örnekleri bulunanlar gibi birçok hasta var.

S: N.O. tedavisi en çok hangi kanser türleri üzerinde etkilidir?

C: Dr. Özel'in kanaati odur ki; N.O. tedavisinin etkisi kanserin türüne değil, hastanın bağışıklık sistemine bağlıdır.

S: Anvirzel NOI ile aynı mı?

C: Hayır, aynı değildir. Anvirzel ( Anti viral Ozel ); Ozelle Pharmaceutical, Inc. (OPI) tarafından NOI için tescil ettirilmiş bir markadır. Anvirzel'i üretirken sterilizasyon için 0,2 mikron gözenekli filtre kullanıyorlar, NO ekstresinin içindeki aktif immünomodülatör moleküller bu filtreye takılıyorlar. Dolayısı ile Anvirzel diye sattıkları zararsız, ancak tedavi edici gücü olmayan bir maddedir.

S: N.O. tedavisi hakkında neden önceden kimsenin haberi olmadı?

C: Dr. Özel N.O. üzerinde çalışmaya ilk 1966 yılında başladı. N.O. tedavisinin etkisi üzerine dikkatleri çekmeyi çok kez denedi (neler yapıldığı ve ne tepkilerle karşılaştığı bu sitenin değişik sayfalarında anlatılıyor). AIDS ortaya çıkmadan önce immünoloji; tıp kitaplarında tek bir paragraf ile geçiştirilirdi. 1970'lerde vaka raporlarını ilk tebliğ ettiği zamanlarda bilim camiasının tepki göstermesinin sebeplerinden biri de etki mekanizmasını anlayamamış olmalarıydı. Daha sonra immünoloji bir bilim dalı olarak gelişince yeni testler bulundu ve N.O. ekstrelerinin bağışıklık sistemi üzerindeki etkisini test etmek ve etki mekanizmasını anlamak mümkün oldu (örneğin 27, 28, 29). Ancak, bugün dahi, etki mekanizmasının detayları gibi, araştırılması gereken daha çok şeyler var...

S: N.O. tedavisinin yan etkileri nelerdir?

C: N.O. tedavisinin yan etkileri bu sitenin Materyel ve Metod bölümünde anlatılıyor.

S: Ekstreyi patentinizdeki formüle göre hazırladım. Ancak renk ne yazık ki kahverengi değil sarı oldu. Yeşil yapraklar ve yeşil dallardan nasıl kahverengi renk çıkacak anlamadım. İlla ki kahverengi olmalı mı? Eğer cevabınız evet ise, bunun için ne yapmalıyım?

C: Herşeyi doğru yaptığınızı varsayalım. Ekstreyi süzüp, hava geçirmez şekilde kapalı kaplarda sterilize edip buzdolabına (2-4 derecede) koydunuz. Bir hafta bekleyiniz. Ekstrenin rengi koyulaşacaktır. Koyulaşmayanları kullanmayınız. Kullanırsanız bir zararı yoktur, ancak fayda da beklemeyiniz.

S: Nasıl bir filtre kullanmalıyım? Tavsiye edebileceğiniz ticari satılan filtreler var mı?

C: Filtrenin gözeneklerinin 4 mikrondan büyük olması gerekiyor, aksi takdirde aktif moleküller filteye takılıyorlar.  Gözenekleri 4 mikrondan büyük iki kağıt filtre örneği şunlar:
- VWR marka qualitative veya quantitative 454 diye satılan filtre kağıtları. Çapı 15 cm olan, 50 veya 100 adetlik kutularda satılıyorlardı.
- Eaton Dikeman marka Grade 613 (medium speed) diye satılan filtre kağıtları. Bunlar da çapı 15 cm olan, 50 veya 100 adetlik kutularda satılıyorlardı.

S: Örnek formülde 2kg bitkiye karşılık 10 litre distile su diye belirtmişsiniz. Ben, bire beş oranı diye düşünüp, 200 grama karşılık 1 litre su ile hazırladım. Bu uygun mudur? Bu durumda formülde belirtilen kaynatma saatlerinde değişiklik yapmam gerekir mi?

C: 200 gram bitki, bir litre su oranı doğrudur. Saatlerden ziyade esas olan uygun dansiteye erişmektir. Bu; ekstre miktarına, ısıtma teşkilatına göre 1.5 saat ile beş saat arasında değişebilmektedir.

S: Formülde 6-8 saat arası, 10 saat bekletme gibi süreler var. Bunlar zorunlu süreler midir, yoksa izin verilen mi? Yani ekstreyi hazırladıktan sonra 6 saat bekletip mi sterilize etmeliyim, yoksa bu 6 saat maksimum bekleyebileceyim miktar mıdır?

C: Bekleme süresinin amacı ekstrenin soğumasını beklemektir. Eliniz yanmadan dokunabiliyorsanız, yani yeterince ılımışsa süzülebilir.

S: Ben 150 gram kadar büyük canlı yeşil yapraklar ile 50 gram kadar taze yeşil dal kullandım. Dal ve yaprakların oranı ne olmalı?

C: Dal ve yaprak oranı hiç ölçülmedi. Sağlıklı bitkilerin uzamakta olan dallarının uç kısımlarındaki renkleri henüz daha yeşil olan taze kısmından 20-60 santimetrelik bölümü seçilir. Seçilen bölümün tümü kullanılır. (Söz konusu taze dalın kendisi de yapraklar gibi yeşildir.)

S: Dansitenin ölçümü sıcakken mi yapılıyor?

C: Dansite ölçümü, ekstre oda ısısında iken yapılagelmiştir.

S: Toplanan bitkiler yıkanmıyorlar mı?

C: Bitkiler üzerlerinde toz, kir, haşarat vb kalmayana kadar temiz su ile yıkanır.

S: Ekstre nasıl sterilize edilir?

C: Ağzı hava geçirmeyecek şekilde kapatılmış şişeler dibi düz bir kaba dizilir, kapaklarına kadar su ile doldurulur, kaynatılır. Kaynama başladıktan sonra bir saat kaynatılır. Kapaklar su altında kalırsa, bazı plastik kapaklar kırılabiliyor. İkinci bir kapta da su kaynatılır, şişelerin kaynadığı kapta buharlaşan su için bir iki kere ikinci kaptan takviye yapılır. Bir saat sonra kaynama biter, şişeler oda ısısına soğuyunca buzdolabının normal gözünde saklanır...

S: Buzdolabında bekleyen ekstre şişesinin dibinde tortu oluşmuş, bu normal midir? Şişeyi çalkalayarak bu tortuyu eritebilir miyiz?

C: Tortunun oluşması normaldir, şişe nazik/yavaş bir şekilde aşağıya yukarıya çevrilerek tortu eritilir. Almanya’daki araştırmalarda etkin maddelerden birinin uzun polisakkarit molekülleri olduğu tespit edildi. Nazik/yavaş karıştırmanın sebebi bu uzun moleküllerin kırılmaması içindir. Aynı sebepten dolayı şayet NOI, NOO şişeleri uzun mesafe taşınacak olursa içinde erimemiş buz bulunan termosta, termosu taşıyan el/kol sallanmadan taşınır.

S: Bugün NOI'ye başlayalı 9 gün oldu. Günlük 0,7 mL olarak hastaya uygulamaya devam ediyoruz. NOI'den sonra hemen her gün ateş 37,2 C ile 38,6 C'ye kadar çıkıyor. Ama hastam tümör bölgesinde ağrı hissediyor. Bu normal midir? İkinci olarak; Ziya hoca ateş çıkan her hastada sonuca ulaşabilmiş mi, yoksa ateş ciksa da sonuç alamaya bilirmiyiz?

C: Her insanın bağışıklık sistemi farklı, dolayısıyla NOI'den sonra kiminde ateş çıkabiliyor, kiminde çıkmayabiliyor. Esas olan tedavinin başında yapılan çekap ile üç ay sonra yapılan çekap karşılaşılaştırmasının hastalığın durup durmadığını göstermesidir.  NOI den sonra tümörlerin olduğu bölgelerde ağrı hissedilmesi normaldir. Bu ağrıların azalarak bir ay içinde kaybolması beklenir.

S: NO tedavisi görüyorum. NOI iğnelerinden sonra ateşim çıkıyor. Ancak bugün iğne olmadan önce ateşimi kontrol ettiğimde 37,5 C idi. Bu normal midir?

C: Hayır, normal değildir. NOI iğnesini vurulmadan önce vücut ısısının normal, yani (koltukaltından bakıldığında) 36,0 ile 36,9 C arasında olması lazımdır. NO tedavisine ara verin, ateşin sebebi araştırılsın ve gerekli tedavi uygulansın. Bir diş apsesi dahi böyle ateşe sebep olabilir. Dikkat etmeniz gereken husus; ateşin sebebi araştırılırken kanser olduğunuzdan bahsederseniz ateşi kansere bağlayıp gerçek sebebini araştırmayabilirler.

S: 0,5 mL NOI’den sonra ateşim 39,2 C'ye çıktı. Yarın dozu 0,4 mL’ye düşüreceğim. O zamana kadar şimdiki ateşimi düşürebilmek için ne yapabilirim?

C: Aspirin, Tylenol, vb bir analjezik alırsanız ateşiniz bir saat içinde düşer.

S: Bir aydır NO tedavisi görüyorum. Bugün çekap yaptırdım. Doktorlar hastalığımın ilerlediğini söylediler. Ne yapmamı tavsiye edersiniz?

C: Aşağıdaki Zakkum Tedavisinin Etki Mekanizması ile ilgili not; ne yapmanız konusunda karar vermenize yardımcı olacaktır.

ZAKKUM TEDAVİSİNİN ETKİ MEKANİZMASI

(Aşağıda analtılanlar N.O. üzerinde yapılan araştırmalar, bağışıklık sistemi üzerindeki ilimsel bulgular ve gözlemlerimiz neticesinde oluşan kanaati yansıtmaktadır.)

Zakkum ekstreleri bağışıklık sistemini modüle ederler. Diğer bir deyişle zakkum ekstreleri bağışıklık sisteminin normalden düşük veya yüksek olan değerlerini normal sınırlar içine çekerek düzeltirler. (immünomodülatör diye adlandırılan bu özelliğinden dolayı bağışiklık sistemi bozukluğundan kaynaklanan AIDS, multiple sclerosis, amyotrophic lateral sclerosis, pemphigus vulgaris ve benzeri hastalıkların tedavisinde de etkili olabilirler.)

Bağışıklık Sistemi

İnsan vucudunda yaklaşık 35-40 trilyon hücre var ve bu hücreler saniyede milyonlarca hücre olmak üzere yenilenmekteler. Öyle ki; siz bu cümleyi okumayı bitirmeden vücudunuzda 50 milyon hücre öldü yerlerine yenileri çoktan geldi bile... Diğer bir deyişle her insan bedenini; seri imalat yapan bir hücre fabrikasına benzetebiliriz.

Nasıl ki seri imalat yapan bir fabrikada defolu ürünler çıkabiliyor, kalite kontrol bölümünde böyle ürünler ayıklanıp ya düzeltiliyor, ya da saf dışı bırakılıyor, insan bedenindeki fabrikada da aynı şekilde oluyor. İnsan bedeninin kalite kontrol mekanizması; bağışıklık sistemi. İnsan bedeninde yeni hücreler üretilirken, hatalı hücreler de üretiliyor, bağışıklık sisteminin hücreleri bunları tesbit edip hemen yok ediyorlar.

Kanserli hücreler üretilen hatalı hücrelerden. Adeta diyebiliriz ki, herkes hergün kanser geçiriyor, ama bağışıklık sistemi güçlü olduğu için bizler bunun farkına varmıyoruz.

Bağışıklık sistemi sabit değil, bir sürü değişik parametreden etkileniyor: örneğin güneş ışığındaki bazı dalga boylarındaki ışınlar, nükleer radyasyon, sigara dumanı, moral bozukluğu/üzüntü, birçok kimyasal madde vb bağışıklık sistemini negatif yönde etkiliyorlar. Bağışıklık sistemi üzerinde yapılan bir çalışmada araştırmacılar kendi kanlarını alıp oradaki hücreler üzerinde deney yapıyorlardı. Pazartesi günü kan almaları yasaktı, zira Pazartesi günleri hafta başı moral bozukluğundan dolayı bağışıklık sistemlerinin düşük olduğunu fark etmişlerdi.

Demin bahsettiğimiz etkilenme de sabit değil, her parametrenin etkileme derecesi, diğer bir deyişle, etkileme ağırlık puanı farklı, şöyle ki: örneğin güneş ışığının ağırlık puanı 5 puan, nükleer radyasyon (ne kadar şiddetli ve süreli maruz kalmaya bağlı olarak) 50-1000 puan, içe çekilen sigara dumanı 15 puan, başkasının içtiği sigaranın dumanı 3 puan, moral bozukluğu (ciddiyetine ve süresine bağlı olarak) 20-100 puan vb...

Şimdi kapasitesi 500 damla/puan olan bir bardak düşünün. Bu bardak bağışıklık sisteminin sağlamlığını / düşkünlüğünü simgeliyor. Örneğin; korunmasız güneşe çıktığımda bardağıma beş puan/damla düşüyor, sigara içiyorsam 15 puan/damla düşüyor, vb... Bağışıklık sistemini kuvvetlendirici tedbirler de (örneğin NOI, NOO, vb  kullanımı gibi) bardağın dolmasına mani oluyor. Mühim olan bardağın taşmaması. Dolayısı ile sigara içmeyen 30 yaşında birisi akciğer kanserine yakalanabilirken, 70 yaşına gelmiş hala sigara içen kansersiz insanlar olabiliyor.

Diyelim ki bardak 500 damla dolu vaziyette iken, yeni gelen bir damla bardağı taşırıyor. Öyle bir durumda bağışıklık sistemi hatalı üretilen kanser hücresini göremiyor. Kanserli hücre çoğalmaya başlıyor. Çoğalıyor, coğalıyor, ta ki oluşturduğu kitle bir sinire dokunuyor, ağrıya sebebiyet veriyor, veya çıplak göze görünür hale geliyor, o zaman farkedilip teşhis konulabiliyor. Farkedildiği zaman kitle primer ise, ameliyatla çıkarılmaya çalışılıyor. Ama metastaz yapmış ise ameliyat fayda etmiyor.

Zakkum ekstresi NOI, her nasılsa, bağışıklık sistemi hücrelerinin kanserli hücreleri görmesini sağlıyor ve onları yok etmek üzere harekete geçiriyor. Buraya kadar anlatılanların ışığında N.O.nun etki mekanizması şöyle bir model ile izah edilebilir:

Zakkum Tedavisinin Etki Mekanizması

Bildindiği üzere hücreler bölünerek çoğalıyorlar: birken iki, ikiyken dört, vb... Her seferinde ikiye katlanarak çoğalıyorlar. Diyelim ki kanserli hücrelerin sayısı 4 milyara erişti ve 5 cm çapında küresel bir kitle oluşturdular. Artık ikiye katlanarak çoğalamamaktadırlar zira sadece kürenin yüzeyindeki hücreler çoğalabilmektedirler, içeride kalan hücrelerin bölünerek çoğalabilmeleri için yer yoktur. Böyle bir durumda diyelim ki kanserli hücreler günde 100.000 adet çoğalmaktadırlar, hasta NOI enjeksiyonlarına başlar, hastanın bağışıklık sistemi yeterince düzgündür, bağışıklık sisteminin savaşçıları kanserli hücreleri fark etmeye ve onları yok etmeye başlarlar. İlk iğneyi olduğu gün, ki buna A günü ismini verelim, 15 savaşçı hücre 30 kanserli hücreyi öldürsün, ikinci gün 30 savaşçı hücre 60 kanserli hücreyi öldürür vb... Her geçen gün bağışıklık sisteminin savaşçı hücrelerinin sayısı ve haliyle öldürdükleri kanserli hücre miktarı artar. Ancak hatırlanması gereken; günde 100.000 çoğalan kanserli kitle de büyüyerek şimdi mesela sayısı 4.5 milyara ulaşmıştır, çapı 5.1 cm olmuştur ve günde 110.000 olarak çoğalmaktadır. B günü diye adlandıracağımız günde kanserli hücreler günde 110.000 çoğalırlarken, bağışıklık sistemi de 110.000 adet kanserli hücreyi öldürsün. B günü kanserin ilerlemesinin durduğu gündür. Bundan sonra habis kitle küçülmeye başlar. Diyelim ki C günü kanserli hücrelerin toplam sayısı 4 milyara, ki bu NO tedavisine başladığı A günündeki miktardır, geri döner. Tümör küçülmeye devam ederek neticede tümden kaybolur.

Dolayısı ile NO tedavisinin etkili olabilmesi; hastanın bağışıklık sisteminin durumuna, hastalığın ne kadar ilerlemiş olduğuna ve hastalığın günde ne kadar hızla yayıldığına bağlıdır. Dr. Özel’in yaklaşımı şöyle idi: Tedaviye başlarken, A günü, hastalığın durumunu gösteren bir çekap yapılır. Üç ay tedaviden sonra tekrar bir çekap yapılır ve A gününde yapılan çekap ile karşılaştırılır. Hastalıkta durma veya gerileme varsa devam edilirdi. Aksi takdirde hastaya NO tedavisinin fayda etmediği belirtilirdi.

Kontrol çekabı üç aydan evvel yapıldığı zaman yanıltıcı olabiliyor, şöyleki: A gününden B gününe kadar kanser ilerlemeye devam eder, diyelim ki bu süreç 6 haftadır. B gününden sonra hastalık gerilemeye başlar. C gününde; A günündeki büyüklüye geri gelir, diyelim ki bu süreç de 2 haftadır. Hasta NO tedavisinden fayda görmesine rağmen 8 haftadan evvel yapılan bir çekap hastalığın ilerlediğini gösterir ve yanlış kanaat oluşmasına sebep olabilir. Üç ay sonra yapılan çekap A gününden evvel yapılmış tetkiklerle kıyaslanırsa da yanıltıcı olabilir zira hastalık A gününe kadar ilerlemiştir ve A günündeki son durumu götermemektedir...

Bir evvelki paragrafta NO tedavisinin başladığı A gününden hastalığın çekapta durmuş gözükebilme zamanı olan C gününe kadar olan sürece 8 hafta dedik. Bu; konuyu izah edebilmek için kullandığımız afaki bir rakamdır. Bu süreç bazı hastalarda iki hafta bazılarında da 10 haftadan fazla olabilmektedir.

Anlaşılmış olacağı üzere, NO tedavisi; başağrısı için Aspirin alıp bir saat içinde geçmesini beklemek şeklinde maalesef cereyan etmemektedir...

 

?